4 Haziran 2011 Cumartesi

3 Günlük Moskova Gezisi....

Moskova keşfi

Türk Hava Yolları ile 3 saalik bir uçuşun ardından Şeremetyevo Havalanına indik. Moskova'ya gelmeden önce bir arkadaşımızın Moskova trafiğinin korkunçluğu hakkında bizi uyarması neticesinde aeroexpress denilen tren ile merkeze geçmeye karar verdik. Farklı ülkeler gezmek yol bulmak keşiflerde bulunmak oldukça keyifli fakat bu ülkede İngilizce bilen birini bulmanın imkansızlığı ve bütün tabelaların kiril alfabesinde yazılmış olduğu gözönünde bulundurulursa otelin yolunu bulmak bile saatler alabiliyor.Benim size ilk tavsiyem elinizin altında kiril alfabesini bulundurmanız olacak. Böylece okunuşundan yola çıkarak gitmek istediğiniz yere ulaşmanız bizimki kadar uzun sürmeyecektir :). Herneyse aeroexpress'e dönelim. Yaklaşık 10 euro ödeyerek aeroexpress+ 1 geçişlik metro kartı aldık. Tren Belaruskaya istasyonuna yaklaşık 40-45 dakikada varıyor. Buradan metro hattına geçerek istediğiniz bölgeye ulaşabilirsiniz. Moskova metrosu tüm şehri gezebilmenizi sağayacak en güzel ulaşım aracı. Ayrıca metronun içi de müze gibi. Her istasyonunda farklı ışıklandırmalarla ve hatta avizelerle karşılaşacağınız metro gezisi değişik bir deneyim olacaktır. Gelmeden önce fotoğraf çekmenin yasak olduğun duymuştum. Yine de şansımı denedim ve bir kaç kare elde ettim :)  Metro moskovada yaşayanlar için sadece ulaşım aracı değil ayrıca sığınak olarak da kullanılıyor. Bilet ücreti de oldukça uygun. 1 euro bile vermeden tek bir biletle istediğiniz kadar istasyon gezebilirsiniz. Elinizin altında bulunan kiril alfabesi en çok burada işinize yarayacak. Eğer edinebiliyorsanız Moskova metrosunun renkli bir haritasını da el altında tutmak iyi bir fikir olacaktır. Renkli metro haritası hiç değilse mavi hattan kırmızı hata geçmek için güzel bir yön bulucu oluyor :) Bazı istasyonlarda çalışma olabiliyor. Bu durumda metro o istasyona ugramıyor. Ancak iki istasyon arasını yürüyerek de geçebilirsiniz. 








Biz elimizde kiril alfabesi ve metro haritası olmadan ingilizce bilmeyen insanların gideceğimiz yolu tariflemelerini bekleyerek, birkaç dolandırıcı ile karşılaşarak, çok fazla zaman kaybettik ama bu işin de üstesinden geldik :) Dolandırıcılar genelde metroda ya da metro çıkışında size doğru yanaşacaklar. Burada bizim avantajımız kalabalık bir arkadaş grubu ile gitmemiz oldu. Metro sanki zaman tüneli gibi sizi yıllar öncesine götürüyor. Merdivenler boyunca kenarda ahşap hoparlör konsolları farklı aydınlatması ile çok sıra dışı bir deneyim yaşatıyor.



Moskova zıtlıklar şehri. Otelime varmadan ilk farkettiğim şey bu zıtlık oldu. Bir yanda limuzinlerle etrafta gezinen kalburüstü insanlar, öte yandan 20 yıllık kıyafetlerle parasız dolaşan insanlar. Moskova fakir kesime karşı oldukça pahalı bir şehir. Bir çorbaya yaklaşık 10 euro veriyorsunuz ki bu yemekler arasında fiyatı en makul olan yiyecekerlden biri. En ucuz yemek 5 euro dan biraz fazla. En ucuz kahve yaklaşık çeyrek sent, su ise markette 1 euro ya yakın. Otelde ise bir kahvaltıya 33 euro verebilirsiniz :) restorantlar ise bundan çok daha pahalı, biz ugramadık :) Evet Moskova pahalı bir şehir. Ama votka en ucuz şey. Bu yüzden etrafta bolca sarhoş görebilirsiniz. Bunca alkole rağmen insanları çok soğuk, suratsız ve mutsuz görünüyorlar. Hiç gülen sohbet edip keyif alan insanlar göremedik. Hatta bir süre sonra bizim neşemiz bile azaldı. 



Yazın günler çok uzun oluyor. 11Haziran ile 6Temmuz arası St Petersburg'da beyaz geceler adı verilen bir dönem başlıyor. Moskova daha güneyde kaldığı için bu tarihler arasında da güneş batıyor. Yine de saat 11:30 gibi ancak gece oluyor. Sabah 03:30 gibi de hava aydınlanıyor. Tabii gün bitmeyince gezmek için de bolca zamanınız oluyor :) Bu kadar gün ışığı olmasına rağmen Moskova'yı gezmeyi 3 güne sığdıramadık.



Yolumuzu bulamadığımız için otele vardığımızda saat yaklaşık 16:30 du. Otelimiz merkezden uzakta olduğundan gitmek istediğimiz yerlere ulaşım süremiz uzadı. Yürüyerek ya da metro ile heryere gidebilirsiniz. Biz kaşif ruhumuzu beslemek için yürüyüşleri tercih ettik. Öncelikle Ulitsa Arbat denilen yine Taksim İstiklal caddesini anımsatan caddeye gittik. Bizim İstiklal Caddesi'nden daha tenha yine trafige kapalı bir cadde. Genelde çin lokantalarının ve kahve içilecek yerlerin bulunduğu kısa binaların olduğu bir cadde. Caddede sokak çalgıcılarının ne kadar profösyonel oldugun gördukçe şaşkınlık yaşadım. 4 kişilik bir oda müzigi grubu yanlarında hocalarıyla ufak bir konser verebiliyor. Kıyafetleri ile şovlarına renk katan blues grubu, çok değişik enstrümanlarla sanatlarını icra eden yaşlı adamlar ve belki de votka paraları çıksın diye sesleri rezil olsa da şarkılarını seslendiren gençler :) Güzel hareketli ama nedense bir şeylerin eksik olduğunu düşündüğüm bir cadde oldu burası. Hala neyin eksik olduğunu bilmiyorum ama bu belirsiz yavanlığı yüzünden 2 günden sonra sıkılıp gitmek istemeyeceğim bir yer olacaktı,eminim.



Ulitsa arbat çok uzun bir cadde değil. Eğer Ulitsa Arbat'ın Moskova merkezine yakın girişinde iseniz hemen yakınındaki Noviy Arbat ile kesiştiğini görebilisiniz. Noviy arbat büyük blok şekline binalarıyla kominizm günlerinden bir atmosfer sunuyor. Binaların alt katları casinolarla yine Çin lokantalarıyla dolu. Çirkin binalar insanın ruhundan mutluluğu çekip aldığından güç bularak yükselmiş sanki. Bir yanda çarlıktan kalma cadde, bir yanda ise kominizmden kalma cadde ile kısa Rusya tarih turu yapmış olduk.


Dünyanın en güzel şehirlerinin içinden nehir geçermiş. Bu cümleyi nerede okuduğumu hatırlayamıyorum. Moskova da bu cümlenin genellediği şehirler arasında. Moskova Nehri hem güzelliğiyle hem de ulaşım açısından sağladığı kolaylıkla (maalesef bunu deneyimleyemedim) önem arzediyor. 


Moskova bölge olarak 5 e ayrılmış durumda. Moskova'nın tam merkezinde Kremlin ve bunu çevreleyen Arbatskaya, Teatralnaya en ünlü bölgeleri. Arbatskaya az önce de bahsettiğim Noviy Arbat ve Ulitsa Arbat caddeleri ile Kremlin bölgesine bağlanıyor. Arbatskaya Moskovanın GünayBatı kesiminde yer alıyor. Bu bölgede gezilecek Yerler Arasında Kurtarıcı İsa Katedrali, Puşkin Müzesi, Tolstoy'un Evi ve ismi aklımda kalmayan sivri kuleleri ile dikkat çeken devlet binasını görebilirsiniz. 



Bu sivri kuleli yapılardan Moskova'da 3 tane olduğundan yön duygunuzu yitirme ihtimaliniz de yüksek, benden söylemesi. Ayrıca kirsch görüntüleriyle bir çok defa yolunuzu kesecek olan küçük ortodoks katedrallerinden de en az bir tanesini ziyaret etmelisiniz. Arbatskaya kısmını yarım günde gezip tamamlamak mümkün. Müzeler Pazartesi günleri kapalı. Maalesef biz iyi bir planlama yapamadığımızdan bazı müzeleri görme fırsatı bulamadık. Arbatskaya bölgesini bitirdikten sonra biz Kremlin bölgesinin tam güneyinde yer alan Dome'u gezdik. Kurtarıcı İsa katedrali ile Dome arasında yine Moskova Nehri var. Manzara gece çökerken muhteşem oluyor. 






Dome kısmı lüks otomobilllerle klüplere akın eden zengin ruslara hitap ediyor. Yemek için Ulitsa Arbat'ta Türk lokantası bulduk. Türk lokantası olmasına rağmen Rus yemekleri de içeriyordu. Borç Çorbası lezzetliydi. İçeceklerimizi de bir başka Türk lokantasında içtik. Tarhun denilen alkolsüz gazlı bir içeceklerini denedik. Rezalet bir tadı olan yeşil bir içecekti :) Üzerinde “Holy Grail” yazıyordu.

Ertesi gün Noviy Arbat yolundan Kremlin'e doğru çıktık. Bu yolda Lenin Mozolesine de uğrayabilirsiniz. Lenin burada mumyalanmış bir şekilde sergileniyor. Söylene o ki Stalin Lenin'in beynini incelemek için çıkarttırmış. Korkunç :) 



Eğer Kremlin'i eğer baştan başa gezmek istiyorsanız biletinizi bir önceki geceden ya da sabahın çok erken saatlerinde almalısınız. Aksi taktirde biletler tükenebiliyor ve sadece genel gezi için satılan biletleri alabiliyorsunuz. Bu biletle de oldukça fazla yer görebilmek mümkün. Bu tek biletle bir çok müzeyi gezebilirsiniz. Ancak müzelerin girişleri belirsiz. Bazı yerleri gözden kaçırmanız mümkün. Kremlin bölgesini gezerken bir şeye daha dikkat etmelisiniz.Yolda bulunan yaya çizgilerinden geçmediğiniz zaman polisler ellerinde cop ile size doğru yürümeye başlayabiliyor :) Meğer Putin bu bölgede ikamet ediyormuş. Sanırım sıkı güvenlik de bu yüzden. Neyse ki biz cop yemedik kısa bir uyarı ile müzeleri gezmeye devam ettik.







Müzelerden birinde Faberge yumurtaları ve değerli taşlar ile yapılmış eşyalar sergileniyor. Burada biraz canımız sıkıldı. Fotoğraf çekmek mümkün olmadığından bu görüntüleri sizinle paylaşamıyorum ancak anlatmak gerekirse Türkler ile ilgili hiç de hoş olmayan heykelcikler yapmışlar. Bunlardan birinde taşın üzerinde oturan fesli bir kurbağa, bir diğerinde ise hindi yontusu vardı. Bunların altındaki açıklamada Türkiye'yi betimlediği yazılıydı. Gerçi Bulgarlar için de kalbin kanını emen bir akrep yontusu yapılmıştı. Bunları görmek can sıkıcı oldu bizler için. Buradan Kızıl meydana geçtik. Kızıl meydan, içinde Moskova'nın en büyük alışveriş merkezinin (GUM) ve ünlü St. Basil Katedralinin de bulunduğu geniş bir alan. Girişinde Putin'e benzeyen bir kişi turistlerle fotoğraf çektiriyordu. Diğer gezi arkadaşlarım Lenin'in benzerlerinin de etrafta gezindiğine şahit olmuşlar ancak ben göremedim. Bu alanı da gezdikten sonra yemek yemek için Teatralnaya'ya dogru gittik.








Teatralnaya adından da anlaşılacağı üzere Tiyatrolarla süslü bir cadde. Ancak ben yine bu caddeyi çok ruhsuz buldum. Bolşoy Tiyatrosunu da bu soluk caddede görebilirsiniz. Yemeğimizi bir türlü rus yemeği bulamadığmızdan İtalyan Restorantında yapmaya karar verdik. Yorulmuştuk ve düzgün bir şeyler yemek istiyorduk. Hiçkimsenin ingilizce bilmediği bir yerde olmanın neticesinde can sıkıcı bir olay yaşadık. Siparişlerimize ilave talep etmediğimiz bir tabak balık çorbası geldi. Bizler de bunu sipariş etmediğimizi söyledik ve geri gönderdik. Ancak hesabı istediğimizde siparişini vermediğimiz, geri gönderdiğimiz balık çorbasını da adisyona ilave etmişlerdi. Ve sevimsiz Rus'lar tarafından bunu ödemeye mecbur edilerek oradan ayrıldık. Sanırım “müşteri daima haklıdır” cümlesi bizlere özgü. Düşünüyorum da sadece tek bir kahve içseydim ve garsonlar adisyona tüm menüyü ekleselerdi ve beni bunu ödemeye mecbur etselerdi ne olurdu acaba? Siz siz olun yalnız seyehat etmek için Moskova'yı tercih etmeyin. Gitmeden önce bir yerde şunu okumutum. Rus Polisi rüşveti çok sever. Cebinizde eğer para varsa bunun tamamını alabilir. Bir de pasaportunuz yanınızda değilse tamamen belaya davet çıkartmış olursunuz. Şunu da ilave etmeden geçemeyeceğim. Çoğu restorantta kredi kartı geçersiz. Yanınızda nakitiniz yoksa mahvoldunuz demek. Neyse bu tatsız olayın ardından Teatralnayadan ayrıldık ve biraz daha Kuzeye doğru ilerledik. Burada Traverskaya caddesinde yürüdük, Gorki'nin evini gördük, keyifli bir yerde kahve içtik ve Puşkin Pl. bulunduğu yeşil parkların arasından gecerek gece Ulitsa Arbatta dinlenip ardından otelimize geri döndük.



Sabah erken saatte kalktık. Uçağa zamanında yetişebilmek için etrafta kısa yürüyüşler gerçekleştirdik ve geldiğimiz yoldan geri döndük. Nehir Turu, Gorki Park gezisi, Nazım Hikmet mezarı ve neredeyse şehir dışında olan Star City'de kosmonotları göremedik. Yine gezimiz eksik kaldı ancak tatsızlıklara rağmen yıllarca değişim üstüne değişim geçirmiş Rusya'yı yakından tanıma fırsatını elde ettik.






2 yorum:

  1. Moskova avrupa'nın en güzel başkentlerinden biri hatta belkide en güzeli, defalarca gittim yinede sıkılmadan günlerce kalabiliyorum.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar...
    Çok uzun süredir Moskovada yaşamaktayım burda rehberlik tercümanlık ve havaalanı taksi transfer işleri ile meşgulüm Moskovaya gelmeyi düşünüyorsanız benimle irtibata geçebilirsiniz TEL: +7 903 268 25 41

    YanıtlaSil