4 Mayıs 2012 Cuma

Pragda bir haftasonu

THY ile Çek Cumhuriyetinin en güzel şehirlerinden birine yolculuk başladı. Yine kısa bir zamanda çok yer gezmeyi hedefliyorduk.
Uçakta tanıştığmız biri bize sadece Prag'la yetinmememiz gerektiğini, bir de Karlovy Vary yi ziyaret etmemiz gerektiği hakkında uzunca bir konuşma yaptı. Ancak bizim fazla zamanımız olmayacak dedik.

İndiğimiz gibi otelimize eşyalarımızı bırakıp gezmeye başladık. Otelimiz National Museum yakınındaydı. Bu da bize merkeze yakın olma avanajı kazandırdı.

Çok bilindik Prag Köprüsüne kadar bir çok güzel bina ile karşılaştık. Nehrin karşı kıyısını ikinci güne bırakarak bulunduğumuz yerden olabildiğince uzaklara doğru yola çıktık.







Prag'ın en ünlü meydanı ilk durağımız oldu.
Meydanda demir işleyen satıcılar, hediyelik eşyalar, yiyecek satanlar arasında devasa Katedralin ve meşhur Astronomik saat kulesini görebilirsiniz.



Saat kulesinin hikayesi çok ilginç. Sadece zamanı değil, gezegenlerin konumunu da gösteren bu kuleyi yapan kişi bir başka yerde de benzerini yapmasın diye dönemin kralı tarafından kör edilmiş. Saat üzerinde Çeklerin korkuları da heykelleştirilmiş. Bu korkularının arasında Türklerin de olması bize ilginç gelen bir noktaydı.
Saat başı özel kıyafetler giyen kişilerce çalınan ezgileri pas geçmeyin.
Meydanda yiyecek şeyler bulabilirsiniz anca maddi açıdan biraz daha ucuzu için ara sokaklara girmenizi tavsiye ederim.



Prag cam eşyaları ile ünlü. Eğer götürürken kırmayacağınıza inanıyorsanız bunlardan hediyelik yaptırabilirsiniz.

Ara sokaklardan devam ederken asılan bir adam heykelini görünce şaşırmayın.


Nehir bizi pisliği yüzünden hayal kırıklığına uğrattı.



Dünyaya ünlü sanatçılar kazandırmış Çek Cumhuriyeti, bu sanatçıların heykelleri ile de günümüzdeki meydanlarını süslemeyi başarmış.
Yahudi semti olarak da bilinen sokaklarında gezip biraz da şehrin ücra yerlerinin havasını solumayı unutmayın.
Bir günde şehrin bir yakasını gezip otelimize geri döndük




Ertesi gün ünlü mimari yapısı Dancing House u görmeden geçmedik.



   Bizi nehrin diğer yakasına taşıyacak olan heykelli köprüden geçtik. Bu köprü üstünde sayısız yerel sanatçı ile karşılaşabilirsiniz. Heykellerin bazıları gittiğimiz tarihte restore ediliyordu ancak heybetlerinden hiç bir şey kaybetmemişlerdi.



Eğer köprüden çıkıp doğrudan tepeye ilerlerseniz şehir size çok güzel bir manzara vadedecek.




Kale ise gezilmesi gereken yerlerden biri. Biz kaleye girmeden önce oyuncak müzesi ardından da minik evlerden oluşan Altın Şehir adındaki sokağı gezdik Bu gezi yaklaşık 25 Euro kadar tutuyor.
Kale zamanınınızın büyük bir kısmını alacak. Ama buna da değer diyeceksiniz.




Kale cıkışında nehir manzarası karşısında ünlü içkileri Becherovka'yı tatmanızı tavsiye ederim.
Yine kendimizi sokakar arasında kaybede bula, başka başka heybetli kiliseler arasında şehrin havasını solumaya devam ettik.



Tekrar eski şehrin yakınlarına geldiğmizde Art Noveau sanat Galerisini de gezdik.

Kısa Prag turumuzu da bu şekilde tamamlamış olduk.